Canca Sesli Kitap-logo

Canca Sesli Kitap

Books & Literature

Bu kanalda yerli ve yabancı yazarlara ait şiir, öykü ve romanları dinleyebilir, bazen de ilgimi çeken konular üzerine gerçekleştirdiğim sohbetlere konuk olabilirsiniz. Herkese keyifli dinlemeler… ▫️ Youtube: Canca Şeyler (https://www.youtube.com/channel/UCokT5vpQVwaioDfAU2mcHtg) ▫️ Twitter: @_cancaseyler ▫️ Instagram: @cancaseyler #şiir #seslikitap #sohbet

Location:

United States

Description:

Bu kanalda yerli ve yabancı yazarlara ait şiir, öykü ve romanları dinleyebilir, bazen de ilgimi çeken konular üzerine gerçekleştirdiğim sohbetlere konuk olabilirsiniz. Herkese keyifli dinlemeler… ▫️ Youtube: Canca Şeyler (https://www.youtube.com/channel/UCokT5vpQVwaioDfAU2mcHtg) ▫️ Twitter: @_cancaseyler ▫️ Instagram: @cancaseyler #şiir #seslikitap #sohbet

Language:

Turkish


Episodes
Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | Ankara Expresinde Zaman - Emame Akman Harmancı

5/1/2024
Öykü: Ankara Expresinde Zaman - Emame Akman Harmancı Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Rayların üzerinde akıp gidiyordu tren. Vagonların altından gelen düzenli tıkırtılar uykusunu getirmişti. Birkaç saat daha yolu vardı İstanbul’a. Cama başını yaslayıp yemyeşil manzarayı seyre koyuldu. Uzun sürmesine rağmen seviyordu tren yolculuklarını. İnsanların uğramadığı ıssız ormanların ve heybetli dağların arasından geçerken kendini bitimsiz bir maceranın kahramanı gibi hissediyordu. Biraz ilerideki camın bir tanesi açıktı. Hoş bir serinlik doluyordu içeri. Beraberinde mis gibi bir orman havası. Gözlerini yumdu. Birkaç dakika sonra ağırlaşan göz kapaklarını açtığında yağmurun hafifçe çiselediğini gördü hayal meyal. Cama düşen narin damlacıkları izlemeye mecali kalmadı. Tatlı bir uykunun kollarına teslim oldu." --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:20:41

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | Sait Faik Abasıyanık - Şehri Unutan Adam

3/10/2024
Öykü: Sait Faik Abasıyanık - Şehri Unutan Adam Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Çoktan beri şehre inmemiştim. O gün insanları sevebilmek arzusuyla otelin kapısını açtığım zaman, karşıma ilk çıkan insan, bir küfeci çocuğu oldu. Kirli, soluk yanaklarına, çıplak ayaklarına merhametle değil, sevgi ile baktım. Zaten otelin kapısından bu niyetle çıkmamış mıydım?" --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:09:06

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | O.Henry - New York'u Nasıl Sevdi?

3/3/2024
Öykü | O.Henry - New York'u Nasıl Sevdi? Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Raggles'in başka birçok özelliğinden başka üstelik bir de şairliği vardı. Serseri diye anılıyordu, ama bu ona düşünür sanatçı, gezgin, doğa bilimci, kâşif demenin dolambaçlı bir biçimiydi. Aslında şairliği bunların hepsinin üstündeydi. Raggles yaşamında tek bir dize yazmış değildir; o şiirlerini yaşardı. Başyapıtını yazmaya girişseydi ortaya iki satırlık saçma bir beyitten başka bir şey koyamayacaktı. Ama biz esas olarak onun şairliği üzerinde duralım, ilerisine gitmeyelim. Raggles kâğıda kaleme başvurmak zorunda kalsaydı kentler üzerine şiirler yazardı. Kadınlar aynadaki yansımalarını, çocuklar kırılan bir bebekten kopan parçaları, yaban hayvanları üzerine yazı yazanlar hayvanat bahçelerindeki kafesleri nasıl gözden geçirirlerse o da kentleri öyle incelerdi. Raggles için bir kent birçok insanı içine alan bir tuğla ve harç yığını değildi. Birçok yaşamı bir araya getiren; kendine özgü bir çeşnisi, kendine özgü duyguları ve benliği, kendine özgü bir ruhu olan, şairane bir varlıktı." --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:16:37

Ask host to enable sharing for playback control

Şiir | Ümit Yaşar Oğuzcan - Dağ Rüzgarı

2/2/2024
Ümit Yaşar Oğuzcan - Dağ Rüzgarı Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Keyifli dinlemeler... --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:03:18

Ask host to enable sharing for playback control

Şiir | Ümit Yaşar Oğuzcan - Her Sabah Seninle Başlar

1/7/2024
Şiir: Ümit Yaşar Oğuzcan - Her Sabah Seninle Başlar Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: Can Atilla - Hamamda İlk Gözyaşları "Önce gözlerin girer odamdan içeri Sonra ellerin, saçların dudakların Bir bir hatırlarım Her sabah senin olan ne varsa Yüzüm aydınlanır Şarkılar söylemek gelir içimden Yakında bir kuş öter Uzaklarda bir tren sesi Sonra kornalar, çocuk ağlamaları Vapur düdükleri Sesler bir uğultu halinde yükselir büyük şehirlerden Ve alışılmış bir yaşamaktır çöker omuzlarıma Sarar benliğimi birden Büyük, devamlı dalgalar halinde duygularım Her sabah seninle başlar Ve ben her sabah Ta içimde bir ağrı gibi yokluğunu duyarım Her sabah Rezil insanlar bekler her köşebaşında beni Yüzleri, yürekleri kadar kirlidir Biri gider, biri gelir Biri gider, biri gelir Yakamda duygusuz iğrenç elleri Ve soğuk gözbebekleri gözlerimde O alışılmış yaşamak ki her sabah İğreti bir elbise gibi durur üzerimde Bir isyandır sarar içimi Her şeyi üzerimden çıkarıp atasım gelir Fakat insanlar, insanlar bırakmaz beni Biri gider, biri gelir Hep aynı ses, aynı şarkı Aynı sağır gökyüzü Dilsiz bir deniz Kör bir düzen Hep aynı kör döğüşü Yalancı yüzler, aptalca bakışlar O iki yüzlü selamlar Hep aynı tempoda geçen manasız bir gün Hep o değişmeyen puslu ikindi üstleri Ve hep aynı yorgun, zoraki akşamlar Ya o geceler satılmış, utanç dolu Büyük avizelerin aydınlattığı sefil yüzlerimiz Renkli kumaşlar, altın kol düğmeleri Kristal kadehlerde kral içkiler O hesaplı dostluklar Satın alınmış sevgiler Ben alışılmış şeyleri sevmem, bilirsin Yaşamaksa dilediğim gibi yaşamalıyım Sevmekse gönlümce sevmeliyim Kendi ellerimle yazmalıyım alın yazımı Ölmekse istediğim anda ölmeliyim ve yaşıyorsam Her şey bambaşka olmalı seninle Alışılmış şeylerden öte Yalanlardan, düzenlerden uzak Yeter, yeter artık Dönmesin o eski plak Her şey gölümüzce olsun Bulsun Dilediği zaman ellerim ellerini Paylaşalım seninle bütün geceleri Sabahları, akşam üzerlerini Görülmemişi görelim, tadılmamışı tadalım Şarkılar söyleyelim kimsenin bilmediği Yüzüm her zaman aydınlık olsun aydınlığında Her zaman sevgiyle gülsün gözlerimin içi Yeter artık, yeter Kırılsın o çemberler Sarsın her yanımızı bir yaşama sevinci Ayrılıklar, kederler, gözyaşları bitsin Bütün bir ömür boyunca Seninle başlayan sabahlarım Seninle sürüp gitsin. --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:04:28

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | Ümit Yaban - Kavaklar

1/7/2024
Öykü: Ümit Yaban - Kavaklar (İshak Edebiyat) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Sonra bir anda ismim sokakta çınladı, ben arkamı döndüm annemin koşarak bize yaklaştığını gördüm. Bir yanda Gazi abinin kırbacının sesi diğer yanda annemin sokağı inleten tiz sesi… Annem hem bağırıyor hem de ayakları önden fırlayacakmış gibi duran terlikleriyle bize yaklaşıyordu. Mesafe kısalıyor, yüzündeki anlamsız ifadede belirgin bir hâl almaya başlıyordu. Ama ben yine de annemin yüzünden geçen ifadeleri okumakta zorlanıyordum. Şah damarı nehirdeki balık kadar oynak görünüyordu. " --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:10:04

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | Çilem Dilber - Şam Şeytanı

12/17/2023
Öykü: Çilem Dilber - Şam Şeytanı Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Kalabalığın ağır hüznünü aşıp salondan geçiyoruz. Üzerimizde onlarca ıslak bakış. Kerim’le aynı yaşlarda olduğumuzu düşünüp biraz da kızgınlık duyuyor olmalılar. O öldü siz niye hâlâ yaşıyorsunuz? Ne biçim arkadaşsınız siz? Odalarda acılı bir telaş. Yemekler, çaylar, mutfaktan taşan kadın sesleri, ara sıra yükselen yavaş yavaş kısılan ağıtlar. Kapıda ayakkabı çiftleri darmadağın. Hava çoktan kararmış, geçen zamanın farkına varmamışız. Zaman boşlukta bir yerde, ayın karanlık yüzü gibi asılı kalmış. Yetişecek bir yerimiz varmış gibi telaşlı adımlarla geçiyoruz sokağı. Burnumda helva kokusu. Bırak yemeyi daha sittinsene görmek istemiyorum. Midemde hiç geçmeyecek gibi bir bulantı. “Sen yedin mi helvadan,” diye soruyorum Halil’e. Dünyanın en önemli sorusuna cevap verir gibi adımlarını yavaşlatıp yüzüme bakıyor. Başını sağa sola sallıyor. " --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:19:42

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | Serkan Türk - Yeri Sarsılan

12/4/2023
Öykü: Serkan Türk - Yeri Sarsılan Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Onu televizyonda gördüğümde şaşırdığımı söyleyemem. Her yerde karşımıza çıkabilecek tipte bir insandı. Kamyonun kasasına çıkmış kavun tartarken, komşu teyzenin odasını boyarken, mahalle arasında top sektirirken gördüğümde nasıl çakılı durduysam yerimde ekranda boy boy fotoğraflarını gördüğümde de öylece kaldım. Kaybolmuş. Böyle bir şeye ihtimal vermedim. Karabatak gibi zaman zaman ortalarda gözükmez sonra birden pat diye bakkalla tavla oynarken denk gelirdim ona. Parkta çocukların balonlarını şişirirken yahut ağaçları budarken." --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:07:57

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | Mehmet Ali Kaba - Need A Job Done?

11/26/2023
Öykü: Mehmet Ali Kaba - Need A Job Done? (İshak Edebiyat) Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş "Sahilden eve doğru yürürken gördüm tabelayı. “Need A Job Done?” Neon tabelanın altında kayar bir yazı daha vardı. “Halledemediğiniz bir..." --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:15:28

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | Anıl Çetinel Örselli - Foto... Foto...

11/19/2023
Öykü: Anıl Çetinel Örselli - Foto... Foto... (İshak Edebiyat) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Tabelayı okumak için iyice yanaştım. Foto Günay. Gözümü kıstım, baktım olmuyor yakın gözlüğünü çıkardım iç cepten. Taktım. Numarası mı büyümüş nedir. Okumaya gayretlendim. Fo…to Gü…nay Elimdeki kâğıtta yazanla tabelayı karşılaştırdım. Doğru! Kendi el yazım bile yabancı geliyorsa artık bana... Yok, yok, o kadar kocamadım daha! Alelacele not aldıysam zaar. Damatların diz çöktüğü, gelinlerin de tebessüm ettiği o yalancık fotoğraflardan mütevellit camekanın önünde böylesi oyalanınca içeriden çırak fırladı hemen. “Yardımcı olalım dayı! Vesikalık mı?” --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:08:47

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | İrem Nas - Kızlar Kalpli Şeyleri Sever

11/12/2023
Öykü: İrem Nas - Kızlar Kalpli Şeyleri Sever (İshak Edebiyat) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Oysa kalp bir görme organı değil Âşıklar ve küçük kızlar için bir kurabiye biçimidir. “Ben bu adamla evlenmeye nasıl karar verdim biliyor musun Hakan’cığım,” diyor, Vedat Abi’nin Sevoş’u. Stiletto model protez tırnaklarını Cartier kolyesinin zincirinin üstünde gezdiriyor. “İkinci ay dönümümüzde senin bu Vedat Abin bana kurabiye yapmıştı. Hem de kalpli, inanabiliyor musun? İşte o zaman ben bu adamla evlenirim, dedim.” Sevoş, Vedat Abi’ye dudaklarını uzatmaya gerek duymadığı bir öpücük gönderiyor. Vedat Abi, Beymen gömleğinin cebine pat pat vurarak eyvallah ediyor ona. Bu öpücüğün eylemsizliğinin masama bırakılan faturasını gider gösterip vergiden düşebilir miyim, diye düşünüyorum. Dolgulu bir dudağı öpmenin neye benzediğini merak ediyorum. Sen kapıdan girene kadar tabii. Çünkü seni gördüğüm anda vergiden düşülecek bütün faturalar origami kuşlara dönüşüp ofisin içinde uçmaya başlıyor. --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:10:56

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | Cem Alan - Cansever'in Elli Tonu

11/5/2023
Öykü: Cem Alan - Cansever'in Elli Tonu (İshak Edebiyat) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya “Lan okul kapalı Apço, yaz tatilindeyiz. Nasıl kazan dairesine girecekler?” dedim. Yalan olduğunu biliyordum ama gene de müthiş içim sıkılıyordu. Uygar Abi orta sondan sonra okula gitmemişti, lise çağındaydı ama çeşitli işlerde çalışan bir erken büyüyendi. Şimdi bir gazete bayisinde çalışıyor, her seferinde dayanamayıp porno dergilerin siyah poşetini yırtıp okuduğu için de patronundan düzenli olarak dayak yiyordu. “Tahsin abinin oğlu lan adam, kazan dairesinin anahtarı var evlerinde,” dedi. Tahsin abi okulun temizlik işçisiydi. Mantıklı konuşmuştu Seyit. Gerçek olabilirdi. Ağzına bir iki çekirdek daha attı. “Dün, öğlenleyin ikide Melis’i buraya getirip si...” derken iki elimle yakasına yapıştım. --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:26:30

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | A. Emre Navgasın - Zalim

10/28/2023
Öykü: A. Emre Navgasın - Zalim (İshak Edebiyat) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "İnsan ne zalim değil mi? Büyük kâğıdı bilerek ıslattım, bunun iki sebebi var. Birincisi canım öyle istedi, ikincisi bunca harf belki de yıllarca denize bu kadar yakın olup da hiç deniz nedir bilmeyecekti. Sence bu zalimlik olmaz mıydı?" --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:07:02

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | Gamze Güller - Kara

10/22/2023
Öykü: Gamze Güller - Kara (İshak Edebiyat) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Anlatacağımız hikâye oldukça sıradan aslında. Bir adam var, bir de köpek. Olaylar onlarla ilgili. Köpeğin adı yok ama apartmandakiler ona Kara diyorlar. Çok da kara değil aslında. Bir iki kara lekesi var o kadar. Onun dışında sarımsı kahvemsi bir renk. Belki o karalıklar da kirdir. Yakından görmedik. Ya da çocuklar koymuştur bu ismi kim bilir. Çocukların tuhaflıklarına akıl sır ermez. Adamın adı başka ama ona da B. diyeceğiz. Öykülerdeki isimler hep eskide kalmış diye bozulanlar var. Öykü kahramanı Bulut, Berke, Buğracan olur mu? B. diyelim geçelim şimdilik. İdare etsinler. Ana babasına sormak lazım neden eski bir isim koymuşlar. Muhtemelen dedesinin adıdır. " --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:16:26

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | William Faulkner - Emily İçin Bir Gül

10/20/2023
Öykü: William Faulkner - Emily İçin Bir Gül Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Türkçesi: Müjde Dural "Bekâr bayan Emily Grierson ölünce, tüm kasaba cenaze törenine katıldı, erkekler yıkılmış bir abideye gösterdikleri bir tür bağlılık ve saygıdan, kadınlarsa daha çok evin içini görme merakından cenazeye katıldılar. Son on yıl içinde hem aşçılık, hem bahçıvanlık yapan uşak dışında kimseyi görmemişlerdi. Bir zamanlar en seçkin caddemiz olan sokakta, yetmişlerin ağır, parlak tarzında, kubbeli dekorasyonlu, sivri çatılı, yuvarlak balkonları olan, vaktiyle beyaza boyatılmış, büyük bir evdi. Fakat çırçır makineleri ve garajlar, çevredeki en saygın kişilerin evlerini bile bozmuştu, sadece Bayan Emily'nin evi kalmıştı ki, o da göz zevkini bozan benzin pompaları ve pamuk kamyonlarına karşın, inatla ve koketçe yavaş yavaş çürümekteydi. Ve şimdi Bayan Emily de Jefferson muharebesinde ölen kimi rütbeli, kimi isimsiz Konfederasyon ve Birlik askerlerinin arasında, beton mezarlıkta yatan diğer saygın isimlerin temsilcilerinin yanma gidiyordu. Bayan Emily, sağlığında kasabalılar için adeta miras kalmış bir gelenek, görev, bir çeşit yükümlülüktü; 1894'te, zenci kadınların önlük giymeden sokakta dolaşamayacaklarını ilan eden belediye başkanı Albay Sartoris, kadının babası ölünce, onu vergiden muaf tuttuğu günden beri böyleydi. Bayan Emily böyle bir ianeyi kabul etmeyeceği için de, Albay, kadına babasının vaktiyle kasabaya kredi verdiğini ve kasabanın bu krediyi iş icabı bu şekilde ödeyecekleri yalanını uydurmuştu. Ancak Albay Sartoris gibilerin nesli ve düşüncesi böyle bir yalan uydurabilir ve ancak bir kadın bu yalana inanabilirdi." --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:21:36

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | Hakan Sarıpolat - Kelime Toplayıcısı

10/15/2023
Öykü: Hakan Sarıpolat - Kelime Toplayıcısı (İshak Edebiyat) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya " İşimi soranlara, “Kelime toplayıcısıyım,” diyorum. Anlamaz gözlerle bakıyorlar yüzüme. Sanki yalan söylüyormuşum ya da delirmişim gibi… Aslına bakarsanız haksız sayılmazlar. Yazmak biraz da deli işi değil midir? Kendimi bildim bileli bu işi yapıyorum. Her sabah gün ışır ışımaz sokaklara atılıyor, yüzlerce kelime topluyorum. Sonra eve dönüp topladığım kelimeleri masanın üstüne döküyor ve onlarla oynamaya başlıyorum. Betimlemelerle süslediğim cümlelerin arasında boğuluyor, bazen de postmodern bir kurgunun içinde kayboluyorum. Üstkurmaca ekliyorum, olmadı altkurmaca diye bir şey uydurmaya çalışıyorum. Cümlelerin altını üstüne getirip bir de öyle bakıyorum. Sonra kahve koyup sigara yakıyor, kelimelerle yeniden oynamaya başlıyorum. Kahve bitiyor, sigaralar bitiyor ama öykü bir türlü bitmiyor. Aslında kelimelerin benimle oynadığını anlayınca başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor. Oyunu yöneten kişiyken bir anda piyona dönüşmüş olmayı hazmedemiyorum. Nihayetinde anlamsız cümlelerle dolu sayfaları paramparça edip ağzımdan köpükler saçarak üstlerinde tepiniyorum." --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:20:01

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | Ayla Burçin Kahraman - Annemin Babası

10/13/2023
Öykü: Ayla Burçin Kahraman - Annemin Babası (İshak Edebiyat) Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya “On dakikaya kalkıyoruz,” dedi şoför, “geç, istediğin yere otur. Bomboş gidip geliyoruz kaç zamandır, herkes yaylada. Mazot parası denkleşmez oldu yeminle.” Bıraksam hiç susmadan anlatacak. Elimde tuttuğum zarfı uzattım, “Buraya gitmek istiyorum,” diyerek kestim sözünü. Bozulsa da belli etmedi, zarfın üzerinde yazan adrese şöyle bir göz attı. “Minibüs oraya kadar çıkmaz aslanım. Senin gideceğin yer, ötede. Çok yukarıda,” dedi, “başka araba da yok, mecbur yürüyerek çıkacaksın,” diye ekledi. Bindim. Minibüs boş." --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:16:59

Ask host to enable sharing for playback control

Şiir | Edip Cansever - Mendilimde Kan Sesleri

10/9/2023
Şiir: Edip Cansever - Mendilimde Kan Sesleri Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya " Her yere yetişilir Hiçbir şeye geç kalınmaz ama Çocuğum beni bağışla Ahmet Abi sen de bağışla Boynu bükük duruyorsam eğer İçimden öyle geldiği için değil Ama hiç değil Ah güzel Ahmet abim benim İnsan yaşadığı yere benzer O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer Suyunda yüzen balığa Toprağını iten çiçeğe Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine Konya’nın beyaz Antep’in kırmızı düzlüğüne benzer Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir Denize benzer ki dalgalıdır bakışları Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına Öylesine benzer ki Ve avlularına (Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi) Ve sözlerine (Yani bir cep aynası alım-satımına belki) Ve bir gün birinin adres sormasına benzer Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına Minibüslerine, gecekondularına Hasretine, yalanına benzer Anısı ıssızlıktır Acısı bilincidir Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan Gülemiyorsun ya, gülmek Bir halk gülüyorsa gülmektir Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abi. Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden Dirseğin iskemleye dayalı - Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben - Cigara paketinde yazılar resimler Resimler: cezaevleri Resimler: özlem Resimler: eskidenleri Ve bir kaşın yukarı kalkık Sevmen acele Dostluğun çabuk Bakıyorum da şimdi O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde. Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi Biz eskiden seninle istasyonları dolaşırdık bir bir O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar Nazilli kokardı Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen Kadının ütülü patiskalardan bir teni Upuzun boynu Kirpikleri Ve sana Ahmet Abi uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki Sofranı kurardı Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı Cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi Çocuklar doğururdu Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi O çocuklar büyüyecek O çocuklar büyüyecek O çocuklar... Bilmezlikten gelme Ahmet Abi Umudu dürt Umutsuzluğu yatıştır Diyeceğim şu ki Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse Çocuklar, kadınlar, erkekler Trenler tıklım tıklım Trenler cepheye giden trenler gibi İşçiler Almanya yolcusu işçiler Kadınlar Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi Ellerinde bavullar, fileler Kolonyalar, su şişeleri, paketler Onlar ki, hepsi Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler Ah güzel Ahmet Abim benim Gördün mü bak Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar Ve dağılmış pazar yerlerine memleket Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile Gelse de Öyle sürekli değil Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün O kadar çabuk O kadar kısa işte o kadar. Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar Mendilimde kan sesleri." --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:05:39

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | Knut Hamsun - Orta Boy Bir Sinek

10/8/2023
Öykü: Knut Hamsun - Orta Boy Bir Sinek Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Onunla dostluğumuz bir gün ben yazı yazarken başladı. Açık duran penceremden uçarak içeriye girmişti. Saçlarımdaki tuvalet ispirtosunun kokusundan sarhoş olmuş olacak ki, tepemde fırıl fırıl dans etmeye koyuldu. Bir iki kez onu elimle kovalamak istedim- se de, bana mısın demedi. O zaman tuttum, kâğıt makasını elime aldım. Benim kâğıt makasım hem pipo temizlemek hem de sobadaki ateşi karıştırmak için kullandığım büyük, güzel bir makastır. Duvara çivi çaktığım bile olur onunla. Hünerli ellerimde ise, müthiş bir silahtır. Onu birkaç kez sallayınca, sinek kaçıp, uzaklaştı. Aradan bir süre geçti geçmedi, sinek yine gelip dansa başladı. Ayağa kalkıp masamı kapıya doğru iteledim biraz, sinek yine peşimdeydi. "Görürsün sen," dedim içimden. Yavaşça gidip, saçlarımdaki tuvalet ispirtosunu yıkadım. Bunun bir yararı dokundu. Sinek ister istemez, gece lambasının gölgeliğine kondu, hiç kımıldamadı." Türkçesi: Yekta Ataman --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:11:22

Ask host to enable sharing for playback control

Öykü | Ethem Baran - O Kadar Yüksekte ki Görünmüyor

9/22/2023
İSHAK EDEBİYAT 1000. ÖYKÜ "İshak Edebiyat olarak 1000. öykümüzü yayımlamanın gururunu yaşıyoruz. Bu süreçte bizlere güvenerek öykülerini gönderen yazarlarımıza teşekkür ediyoruz. İyi ki varsınız." Öykü: Ethem Baran - O Kadar Yüksekte ki Görünmüyor Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya “Yıkandın mı kel kız?” demişler, “Tarandım bile,” demiş. Benimkisi o hesap. O kadar tembih ettiler, durup durup hatırlattılar, ciddiye almadım; kendimden emindim çünkü. Fazla büyütüyordu arkadaşlarım. Kaçın kurasıydım ben, bu tür ucuz numaralara pabuç bırakır mıydım? "Kulağım ağrıyor," dedim Nebahat’e, "sabaha kadar uyuyamadım." Uzun zamandır aynı odada çalışıyorduk onunla. Adım atışımızdan, duruşumuza, bakışımızdan susuşumuza birbirimizin ne düşündüğünü, ne hissettiğini bilirdik. "Sen yine doktora gitmeyeceğim diye tutturursun şimdi." --- Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message

Duration:00:11:27